24 Temmuz 2013 Çarşamba

Türkiyenin Sosyo-ekonomik Statü (S.E.S.) Grupları


SES Grubu Nedir?

SES grupları pazarın segmentasyonunda başvurulan en temel tanımlardan bir tanesidir. Kısaca Sosyo Ekonomik Statü manasına gelmektedir. Hedef kitlelerin turum ve davranışlarının belirlenmesinde SES gruplarının etkisi büyüktür.(Pazarlama departmanları zamanlarının çoğunu hedefledikleri kitlenin özelliklerini anlayarak, onlara en uygun ürün ve hizmeti sunmaya adar. Bu konularda reklam kampanyaları düzenler, özel promosyonlar hazırlar, ürünlerinin paketlerini veya mağazalarını hedef kitlelerine göre şekillendirir.) SES grupları oluşturulurken sosyal hiyerarşi içerisinde kişiler, yani tüketiciler değerlendirilir. Dolayısıyla, aynı SES grubundaki üyeler genellikle aynı statüye sahip olurken, diğer sınıfın üyeleri ya daha fazla, ya da daha az statüye sahip olur.
SES gruplarının oluşumunda genel olarak aşağıdaki kriterler üzerinden değerlendirme yapılır:
Meslek
Eğitim
Gelir Seviyesi
Gelirin kaynağı
Yaşanılan evin tipi
Yaşanılan çevrenin yapısı
Sahip olunan mal, mülk (ev, yazlık, otomobil, elektronik eşya )
Mesela herhangi bir kişinin gelirinin iyi olması onun üst sınıfta yer alması için yetmemektedir. Bunun yanında iyi bir eğitim ve yaşanılan yerin de önemi vardır.
SES grupları A, B, C1, C2, D ve E olmak üzere 6 ana gruba ayrılır. Tabii ki bu grupların sahip oldukları genel özellikler her ülkeye göre değişmektedir.

                                Kaynak:M. Yalçın Parmaksız-pazarlamadunyası.com





                        Kaynak:http://www.slideshare.net/aynadakileke/trkiyenin-ses-gruplar



TÜRKiYE’NiN ‘SES’i DEĞiŞTi




TİAK A.Ş., AGB Nielsen’in sözleşmesini feshettiği 19 Aralık 2011’den bu yana TV ve reklam dünyası yeni reyting şirketi Kantar Media TNS’in yapacağı reyting ölçümünü bekliyordu.
Kantar Media TNS, 1 Mayıs itibarıyla yeni reyting ölçümlerini televizyon ve reklam dünyasının hizmetine sundu.
AGB Nielsen, 2006 yılında yapılan ‘Sosyo-Ekonomik Statü’ye (SES) göre reyting ölçümü yapıyordu.
Reyting şirketiyle eşzamanlı olarak Türkiye’nin SES’i de değişti.
Türkiye Araştırmacılar Derneği’nin (TÜAD) iki yılda yaptığı çalışma kısa bir süre önce sonuçlandı. Kantar Media TNS de, bugün TÜAD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Levent Orhun’un sektöre tanıtacağı işte bu yeni SES ölçeğini baz alarak reyting ölçümlerine başladı.

İki SES arasındaki farklar

2006’nın SES’inde ‘Aile Reisi’ vardı, yenisinde onun yerini ‘Asıl Gelir Getiren Kişi’ (AGG) aldı. Eski araştırmada ‘gelir’ yoktu, ‘Aile Reisi’yle eşinin eğitim ve mesleklerinin yanı sıra onların anne ve babalarının eğitimi belirliyordu hangi SES Grubu olduklarını.
Önceden ‘Aile Reisi’nin ve eşinin üniversite mezunu olması A Grubu yapmıyordu onları...
Onların, anne ve babalarının da üniversite mezunu olmaları gerekiyordu. Şimdi bu değişti.
‘Asıl Geliri Getiren’ (AGG) kişiyle eşinin mesleği ve geliri belirliyor ‘Hane Halkı’nın hangi SES grubundan olduğunu.
Şayet, “Nedir bu A, B, ABC1 ya da D, E Grubu? Neye göre sınıflandırıyorlar insanları?” diyenlerdenseniz işte size fırsat.
Bu yazıyı okuyunca karar verebilirsiniz hangi Sosyo-Ekonomik Statü’nün (SES) insanı olduğunuza...

A SES Grubu: Yüzde 4

* Hemen hepsi üniversite mezunu, yüzde 30 dolayında lisansüstü.
* Yarıya yakını, ücretli çalışan, nitelikli uzman (avukat, doktor, mühendis vb.)...
* Yüzde 10’a yakını, 20’den fazla çalışanı olan beyaz yakalı.
* Yüzde 20’si irili ufaklı işyeri sahibi (bunların yarıya yakınının yanında çalışanı yok)...
* Eşi olan AGG’lerin yüzde 40’a yakınının eşi çalışıyor.
* Hanelerin yüzde 20’si para biriktiriyor.
* Yüzde 30’u tatilini tatil köyü/otele giderek değerlendiriyor.
* Hanelerin yarısına yakınında kitaplık/kütüphane var.

B SES Grubu: Yüzde 9

* Üniversite/lisansüstü oranı yüzde 60’larda... Yüzde 35 civarında 2 yıllık yüksek okul veya lise mezunu.
* Yüzde 60’ı memur, teknik personel, uzman (yönetici olmayan)...
* Yüzde 15’i irili ufaklı işyeri sahibi (bunların çoğunun yanında 1-5 arası çalışanı var)...
* Eşi olan AGG’lerin yüzde 30’unun eşi çalışıyor.
* Hanelerin yüzde 13’ü para biriktiriyor.
* Yüzde 20’si tatilini tatil köyü/otele giderek değerlendiriyor.
* Hanelerin yüzde 30’unda kitaplık/kütüphane var.

C1 SES Grubu: Yüzde 22

* Yüzde 60’ı lise mezunu (Bunun içinde yüzde 20 meslek lisesi); yüzde 10’u yüksekokul ve üstü.
* Yüzde 40’ı esnaf, dükkan sahibi; yüzde 30’u kalifiye işçi (lise eğitimli)...
* Yüzde 15’e yakın memur, teknik eleman.
* Yüzde 15’e yakını emekli.
* Eşi olan AGG’lerin yüzde 13’ünün eşi çalışıyor.
* Hanelerin yüzde 5’i para biriktiriyor.
* Yüzde 20’si tatilini tatil köyü/otele giderek, yüzde 40’a yakını yakınlarını ziyaret ederek değerlendiriyor.
* Hanelerin yüzde 20’ye yakınında kitaplık/kütüphane var.

C2 SES Grubu: Yüzde 29

* Yüzde 20’ye yakını lise mezunu... Ortaokul ve daha düşük eğitimli oranı yüzde 80.
* Çoğunlukla ilkokul mezunu, düzenli çalışan işçi (Yüzde 60’lar dolayında)...
* Yüzde 10 kadarı tek başına seyyar olarak çalışıyor.
* Yüzde 20’si emekli, çalışmıyor.
* Eşi olan AGG’lerin eşinin çalışma oranı yüzde 10’un altında.
* Yüzde 70’i tatile çıkmıyor, çıkanlar yakınlarını ziyaret etmek için memlekete gidiyorlar (yüzde 25)...
* Hanelerin yüzde 10’unda kitaplık/kütüphane var.

D SES Grubu: Yüzde 28

* Yüzde 70’in üzerinde ilkokul mezunu veya illkokul terk, gerisi ortaokul.
* Yüzde 30 kadar emekli, çalışmıyor.
* Yüzde 20’nin üzerinde işçi (çoğunlukla parça-başı çaışan)...
* Yüzde 30’u küçük çaplı çiftçi.
* Yüzde 10’a yakını ev kadını.
* Yüzde 80’i tatile çıkmıyor, gerisi memlekete gidiyor.

E SES Grubu: Yüzde 9

* Yüzde 95’i ilkokul mezunu veya ilkokul terk.
* Yüzde 30’a yakını işsiz (çoğu yardımla geçiniyor)
* Yüzde 40’ı emekli, çalışmıyor; yüzde 30’u emekli, işçi olarak çalışıyor.
* Geri kalan yüzde 20’nin üzerinde hanede AGG ev-kadını (düzenli geliri olmayan yardımla geçinen)...


Kaynak:Ali Eyüboğlu-Milliyet

Gazetelerin Tirajları ve Reklam Fiyatları

Feminizm Ve Kadının Metalaştırılması

Reklamlarda Kadınlara Yönelik Ürünler Nasıl Pazarlanır?

23 Temmuz 2013 Salı

Site Yapısının Geliştirilmesi ve İçerik Optimizasyonu-2




Sitenizde Gezinmeyi Kolaylaştırın


Sitedeki gezinti bağlantıları, ziyaretçilerin aradıkları içeriği kolayca bulmalarına yardımcı olduğundan arama motorları için çok önemlidir.Bütün sitelerde, genellikle sitede en sık görüntülenen ve birçok ziyaretçi için gezinti başlangıç noktası olan anasayfa veya kök sayfası bulunur.‘Takip (Breadcrumb) bağlantıları’kullanarak kullanıcılarınıza kolaylık sağladığınızdan emin olun.
Bir site haritası web sitenizin yapısını gösteren basit bir sayfadır ve genellikle sitenizde bulunan sayfaları hiyerarşik olarak listeler. Ziyaretçiler sitenizdeki sayfaları bulmakta zorlandıklarında bu sayfayı kullanabilirler. Arama motorları da bu sayfayı ziyaret ederek sitenizdeki sayfaların iyi bir taramasını yapabilirler, ancak
site haritasının temel kullanıcı hedefi sitenizi ziyaret eden kişilerdir.Google Web Yöneticisi Araçları aracılığı ile Google’a gönderebileceğiniz XML site haritası dosyası, sitenizdeki sayfaların Google tarafından keşfedilmesini kolaylaştırır.Google, siteniz için site haritası dosyası oluştururken kullanabileceğiniz site haritası
oluşturma kodu (Sitemap Generator) adlı açık kaynak kodunu geliştirmeye yardımcı olmuştur
Gerektiğinde gezinti bağlantıları olan sayfalar ekleyin ve sitenizdeki iç bağlantı yapısında bunları düzenleyin.Site içi gezinme bağlantılarında odaklanacağınız nokta sadelik ve kullanım kolaylığı olmalıdır!

Yanlışlar:


Örneğin, sitenizdeki her sayfadan diğer sayfalara bağlantı oluşturmak gibi karmaşık gezinti bağlantıları hazırlamayın
Kullanılan içeriği aşırı şekilde parçalayıp bölümlere ayırmayın (örneğin, alt sayfalardaki bir içeriğe ulaşmak yirmi tıklama sürmesin)
Sayfadan sayfaya geçişler için metin kullanmanız, arama motorlarının sitenizi taramasını ve anlamasını kolaylaştırır. Özellikle Flash ve JavaScript desteklemeyen bazı aygıtlar kullanıyorlarsa, birçok kullanıcı bunu diğer seçeneklere tercih eder.

Yanlışlar:


Sadece açılan menüler, resimler veya animasyonlardan oluşan bir gezinti yapısı kullanmayın (arama motorlarının çoğu bu bağlantıları algılayabilir, ancak yine de kullanıcılar sitenizdeki bütün sayfalara normal metin bağlantılarla erişebilirse bu sitenizin erişilebilirliğini artırır.
Sitenize HTML site haritası sayfası ve XML Site Haritası dosyası ekleyin. Siteniz için XML Site Haritası dosyası oluşturmak, sitenizdeki sayfaların arama motorları tarafından keşfedilmesini kolaylaştırır.

Yanlışlar:

HTML site haritanızın güncellemesini yapmadığınız için geçerliliğini yitirmiş çalışmayan bağlantılara sahip olmayın.
Konulara göre gruplamadan ve düzenlemeden bütün sayfaları alt alta listelemeyin.
.Kullanışlı bir 404 sayfası hazırlayın. Bir 404 sayfası oluşturmak kullanıcı deneyimini artırır.

Yanlışlar:

404 hatası veren sayfalarınızın arama motorları tarafından indekslenmesini engelleyin (sitenizde olmayan sayfalar istendiğinde web sunucunuzun 404 HTTP durum kodu sağlamak üzere konfigüre edildiğini kontrol edin)
Sadece “Bulunamadı”, “404” gibi basit hata mesajları verilmesi veya 404 hata sayfasının hiç olmaması
Sitenizin diğer bölümleriyle tasarım olarak farklı bir 404 sayfası tasarımı kullanmaktan kaçının.

Kaliteli İçerik ve Hizmetler Sunun


Kullanıcılar kaliteli içeriği diğerlerinden ayırt ederler ve başka kullanıcıları da bu içeriğe yönlendirirler. Bu, bloglarda yayınlama, Sosyal medya hizmetleri, e-posta, forumlar ve diğer yöntemlerle gerçekleşebilir.
Sunduğunuz içeriği bulmak için kullanıcıların arayabileceği kelimeleri göz önünde bulundurun. Konu hakkında çok bilgili bir kişi ile konuya yeni olan bir kişi, aramalarında farklı terimler kullanabilir.
Arama seçeneklerindeki bu farklılıkları yakalamak ve buna göre içeriğinizin yazım dilini oluşturmak (anahtar kelimelerin uygun ölçüde karışımını kullanmak) olumlu sonuçlar sağlayacaktır. Google AdWords, yeni anahtar kelime değişimlerini ve her bir anahtar kelimenin tahmini arama yoğunluğunu gösteren, kullanışlı bir Anahtar Kelime Aracı sağlamaktadır.Google AdWords Anahtar Kelime Aracı Keyword Tool sitenizle ilgili anahtar
kelimeleri bulabilir ve bu kelimelerin aranma hacmini gösterebilir.
Websayfasının sunduğu hizmetten bağımsız olarak içerik ve servis kalitesini iyileştirmek öncelikli olmalıdır!
Kolay okunabilir metinler yazın.

Sakının:


yazım ve imla hataları olan baştan savma metinler
 imaj dosyalarına metinsel içerik oluşturmak adına metin yerleştirmek (kullanıcılar metni kopyalayıp yapıştırmak isteyebilir ve arama motorları bunu okuyamaz)
Konu başlıklarına göre bir düzen sağlayın. Bir konunun nerede başladığını, nerede bittiğini belirgin olarak kullanıcılara yansıtacak şekilde içeriğinizi düzenlemek her zaman yararlıdır. İçeriğinizi mantıksal bölümler ve parçalar halinde sunmak, kullanıcıların istediklerini kolayca bulmalarını sağlar.

Yanlışlar:

Farklı konularda olan büyük bir metni bütün olarak tek sayfaya paragraf, alt başlık ve sayfa düzeni olmadan eklemeyin.
Yeni ve özgün içerik oluşturun.

Yanlışlar:


Var olan içeriği kullanıcılara çok az ek değer sağlayacak şekilde tekrarlamaktan kaçının
Site genelinde tekrarlanan ve birbirinin kopyası olan içeriği kullanmaktan kaçının (Yinelenen içerik hakkında daha fazla bilgi)
Arama motorları için değil, kendi kullanıcılarınız için içerik oluşturun.

Yanlışlar:

Arama motorlarını hedefleyen ama kullanıcılarınıza saçma gelecek veya onları kızdıracak çok sayıda gereksiz anahtar kelimeleri eklemekten kaçının
Kullanıcılar için anlamı olmayan metin blokları eklemeyin
Kullanıcıların göremediği, ancak arama motorlarına görüntülenen gizli metin eklemeyin

Daha İyi Bağlantılı Metin Ekleyin


Uygun bir bağlantılı metin seçimi, bağlantıdaki içerik hakkında bilgi vermeyi kolaylaştırır.Bağlantılı metin, kullanıcıların tıklayıp içeriğe yönlendirileceği metinlerdir ve şu şekilde kullanılır: <a href=“...”></a>. Bu metin kullanıcılara ve Google’a, tıklandığında gidilecek olan sayfadaki içerik hakkında açıklayıcı bilgi sağlıyor. Sayfalarınızdaki bağlantılar, sitenizdeki diğer sayfalara giden site içi bağlantılar veya diğer sitelerdeki içeriğe giden site dışı bağlantılar olabilir. Her iki durumda da, bağlantı metniniz ne kadar iyi olursa, kullanıcılar sitenizde o kadar kolay gezinebilir ve Google’ın da gidilen sayfanın ne hakkında olduğunu anlaması kolaylaşır.
Uygun bağlantılı metin kullanımı ile kullanıcılar ve arama motorları bağlantılanmış bir sitenin ne içerdiğini kolaylıkla anlarlar.
Hem kullanıcılar hem de arama motorları anlaşılması kolay olan bağlantılı metinleri severler!
Açıklayıcı metin seçin.

Yanlışlar:

“sayfa”, “makale” veya “buraya tıklayın” gibi çok genel bağlantılı metin kullanmaktan kaçının
Konu ile ilgisi olmayan veya gidilecek sayfadaki içerikle uyuşmayan bağlantılı metin kullanımından kaçının
Genellikle sayfa URL’sini bağlantılı metin olarak kullanmayın (Yine de bazı durumlarda mantıklı kullanım olabilir, örneğin yeni bir web sitesi adresinin reklamını yapmak için)
Hedefe uygun metin yazın.

Yanlışlar:

Uzun cümle veya kısa paragraf şeklinde uzun bağlantılı metin yazmaktan kaçının
Site içi bağlantılar için de bağlantılı metinleri hesaba katın.

Görsel Kullanımını Optimize Edin


Görsellerle ilgili olan bilgiler “alt” değeri kullanılarak kullanıcılara sunulabilir,yazılan yazı görsel hakkında bilgi sağlar.Diğer bir neden ise, resmi bağlantı olarak kullanıyorsanız, “alt” için yazılan yazı aynı zamanda bağlantılı metin yerine kullanılacaktır. Ancak, sitenizin gezinti menüsünde çok fazla görsel kullanmanızı önermiyoruz. Metin bağlantıları da aynı işlevi yerine getirecektir. Son olarak görsel dosya adları ve “alt” metin kullanımı, Google Görsel Arama gibi görsel arama uygulamaları için de kolaylık sağlar.
Kısa ancak anlaşılır dosya adları ve “alt” metni kullanın.

Yanlışlar:

“resim1.jpg”, “pic.gif”, “1.jpg” gibi genel dosya adlarını mümkünse kullanmayın (Binlerce görsel içeren bazı siteler bu dosyaları adlandırma işlemini otomatikleştirmek için metodlar geliştirmeyi göz önünde bulundurabilir)
Çok uzun dosya adları kullanmayın
“alt” metni için birçok anahtar kelime veya bütün cümleyi kopyalayıp eklemeyin
Resimleri bağlantı olarak kullandığınızda “alt” metni ekleyin
Eğer bağlantı için resim kullanmaya karar verirseniz, “alt” metni eklemek bağlantı verdiğiniz sayfanın içeriğini anlaması için Google’a yardımcı olur. Bunu bağlantı metni yazıyormuş gibi düşünebilirsiniz.

Yanlışlar:

 Spam olarak algılanabilecek çok uzun “alt” metni kullanmayın
Site gezinti menüsü için sadece resim kullanmayın
Görseller için site haritası oluşturun. Görseller için oluşturulmuş bir site haritası Googlebot’un görselleriniz hakkında daha fazla bilgi edinmesine yardımcı olur. Bu dosyanın yapısı web sayfanızın XML site haritasına benzemektedir.

Uygun Başlık Biçimlendirmesi Etiketleri Seçin


Önemini vurgulamak istediğiniz metinler için başlık biçimlendirmesi etiketlerini kullanınız.Başlık biçimlendirmesi etiketi (HTML kaynakta kullanılan başlık <head> HTML etiketi veya HTTP başlıklarla karıştırmayın) sayfanızdaki yapıyı kullanıcılarınıza sunmak için kullanılır. Başlık biçimlendirmesi için en büyüğü <h1> ve en küçüğü <h6> olmak üzere altı boyut bulunmaktadır.(Haber makalesi bulunan sayfada, <h1> başlık biçimlendirmesi etiketine site adımızı ve <h2> başlık biçimlendirmesi etiketine de makale başlığını
yerleştirebiliriz.)Farklı başlık boyutları, içeriğinizin hiyerarşik yapısını oluşturarak dokümanınızın kolay okunabilmesini sağlar.
Başlık biçimlendirmesi etiketleri kullanıcıların dikkatini çekmeye yarayan önemli HTML ögeleridir,
bu nedenle kullanımları sırasında dikkatli olun!
Dokümanda ana hatları hazırladığınızı düşünün. Büyük bir doküman için ana hatları hazırlamaya benzer şekilde, sayfadaki ana başlıkların ve alt başlıkların neler olacağını ve hangi başlık biçimlendirmesi etiketlerini nerelerde kullanacağınızı belirleyin.

Yanlışlar:

Sayfa yapısını tanımlamaya yardımcı olmayacak başlık biçimlendirmesi etiketi kullanmayın
<em> ve <strong> gibi diğer etiketleri kullanabileceğiniz durumlarda başlık biçimlendirmesi etiketi kullanmayın.
 Düzensiz olarak bir başlık etiketinden diğerine geçiş yapmayın


Sözlük:

404 (“sayfa bulunamadı” hatası): Bir HTTP durum kodu . Bu, tarayıcının istediği sayfayı, sunucunun bulamadığı anlamına gelir.
XML Site Haritası: Belirli bir web sitesindeki sayfaların listesi. Bu listeyi oluşturup göndererek, bir web sitesindeki tüm sayfaları Google’ın normal tarama işlemiyle saptamamış olabileceği URL’ler dahil olmak üzere Google’a bildirebilirsiniz.
Flash: Adobe Systems Incorporated tarafından geliştirilmiş web teknolojisi veya yazılım. Ses, video ve animasyonu bir araya getiren web içeriği oluşturabilir.
JavaScript: Bir tür programlama dili. Birçok web hizmetinde kullanılan bu dil, web sayfalarına dinamik özellikler katabilir.
Açılır menü:  Menüden içerik seçilebilen bir sistem. Kullanıcı menüyü tıkladığı zaman, açılan bir listede seçenekler görüntülenir.
Erişilebilirlik: Kullanıcıların ve arama motorlarının içeriğe erişip kavrayabilmesi.
Kullanıcı deneyimi: Kullanıcının ürün, hizmet vb. kullanımıyla edindiği deneyim. Kullanıcı deneyimindeki vurgu kullanıcının tam olarak aradığı deneyimin sağlanmasındadır: “keyif alma”, “rahatlık”, “kolaylık” vb.
HTTP durum kodu: Bilgisayarlar arasında bilgi alışverişi yapılırken sunucudan gelen yanıtların anlamlarını açıklayan bir kod. Bu kod, üç sayısal basamak halinde atanır ve kullanılan sayıya göre farklı anlam taşır.
Sosyal medya hizmeti: Tanıdık kullanıcılar arasında bağlantılar kurulmasını teşvik edip düzenleyen, topluluk türü bir web hizmeti.
Google AdWords:Arama sonuçları sayfalarına ve diğer içeriğe alakalı reklamlar koyan bir reklam hizmeti. Bir kullanıcı Google’da anahtar kelimelerle arama yaptığı zaman, arama sonuçları sayfalarında, organik arama sonuçlarının yanı sıra, sağda, üstte ve/ veya altta bu anahtar kelimelerle alakalı AdWords reklamları görüntülenir.
Ekran okuyucu: Ekrandaki bilgileri sesli olarak okuyan veya Braille ekranına çıkaran yazılım.
HTTP üstbilgileri: HTTP’de (Köprü Metni Aktarım Protokolü), asıl verilerden önce gönderilen, farklı
türlerde veriler.
<em>: Vurgulamayı belirten bir HTML etiketi. Standarda göre, vurguyu italik harf kullanımıyla gösterir.
<strong>: Güçlü vurguyu belirten bir HTML etiketi. Standarda göre, vurguyu kalın harf kullanımıyla gösterir.



Arama Motoru Optimizasyonun Temelleri-1




Arama motoru optimizasyonu (Search Engine Optimization), arama motorlarının web sayfalarını daha kolay bir şekilde taramasına olanak sağlayan teknik düzenlemelerdir. İngilizce kısaca SEO (Search Engine Optimisation) olarak ifade edilmektedir. Bununla birlikte arama motorları, arama sonuçlarını listelerken algoritmik yani matematiksel bir yapı kullanmaktadır. Bu nedenle web geliştiricileri yazmış oldukları sayfaları bu ayrıntıya dikkat ederek oluşturmak durumundadır. İnternetin ekonomik anlamdaki gücünün artması neticesinde hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.




Googlebot, Google tarafından kullanılan bir arama bot'udur. Bu bot web'deki dökümanları toplar ve Google Arama Motoru için aranabilir bir içerik listesi ( index ) yaratır
Arama motoru optimizasyonu sadece organik arama sonuuçlarını etkiler. Google AdWords gibi ücretli ve ya "sponsorla sağlanan"sonuçlar üzerinde etkisi yoktur.

1.Başlık (Title) Etiketi Oluşturma

Sayfa başlıklarını başlık etiketleri kullanarak gösterin.Özgün ve doğru başlık etiketleri oluşturun.Çünkü başlık etiketi hem kullanıcılara hem de arama motorlarına belirli bir sayfanın konusunun ne olduğunu belirtir.
Bir HTML dökümanında<title> yani başlık etiketi <head> etiketi içinde bulunmalıdır.İdeal olan sitenizdeki her sayfa için ayrı bir başlık oluşturmaktır.
Google da herhangi bir arama yaptığımızda:



Başlık etiketi içeriği genellikle arama sonucundaki ilk satırda görüntülenir.(mavi yazıyla) Kullanıcıya aradığı terimle bulduğu sayfanın ne kadar ilgili olduğunu göstermeye yardımcı olur.Dikkat edilirse arattığımız kelimeler koyu renkte yazılmıştır.



2. Tanım (“description”) Meta Etiketi Oluşturma

Bir sayfanın tanım (“description”) meta etiketi, Google ve diğer arama motorlarına sayfanın ne hakkında olduğuna dair özet bilgi sağlar.Sayfa başlığı birkaç kelime veya deyimden oluşurken sayfanın tanım meta etiketi bir veya iki cümleden veya kısa paragraftan oluşabilir.Başlık etiketinde olduğu gibi, tanım meta etiketi de HTML dokümanınızın <head> etiketi içinde yer almalıdır.Sayfa içeriği ile ilgisi olmayan tanım meta etiketi yazmayın “Bu bir web sayfasıdır” veya “ Ayakkabı hakkında sayfa” gibi genel tanımlar yazmayın Tanımı sadece anahtar kelimelerle doldurmayın Bütün sayfa içeriğini kopyalayıp tanım meta etiketine yapıştırmayın.Sitenizdeki sayfaların hepsinde ya da çoğunluğunda aynı tanım meta etiketini kullanmayın.
Aşağıdaki örnek aramada görüldüğü üzere en alt  kısımda siyah yazıyla olan snippet kısmı  tanım meta etiketidir.




3.URL’lerinizin yapısını geliştirme

Web sitenizdeki dokümanlar için açıklayıcı kategoriler ve dosya adları vermeniz, hem sitenizin daha düzenli hale getirilmesine hem de dokümanlarınızın arama motorları tarafından daha iyi taranmasına yardımcı olur.Bir dokümanın URL’si Google’daki arama sonuçlarının bir parçası olarak dokümanın başlığı ve snippet bölümü arasında görüntülenir. Başlık ve özet bilgi bölümünde olduğu gibi, arama sonucundaki URL’de bulunan kelimelerden aranan kelime ile eşleşenler koyu renkle vurgulanır.Gereksiz parametreler ve ID değerleri bulunan uzun URLler oluşturmayın“sayfa1.html” gibi genel sayfa adları seçmeyin. Sayfa adında “spor-ayakkabı-spor-ayakkabı-sporayakkabı.htm” gibi anahtar kelimeleri tekrar tekrar kullanmayın.Kullanıcılarınız ve arama motorları için anlaşılması kolay bir URL seçiniz!
Aşağıdaki örnek aramamızdaki yeşil yazıyla gösterilen kısım sayfanın URL kısmıdır.








Sözlük:
Arama motoru: Anahtar kelimeler veya belirtilen diğer terimlerle İnternet’teki mevcut verileri arayan bir bilgisayar işlevi veya bu işlevin bulunduğu bir programdır.
<head> etiketi: HTML belgesindeki üstbilgiyi gösteren bir öğe. Bu öğenin içeriği tarayıcıda görüntülenmez.
HTML (HyperText Markup Language): Köprü Metni Biçimlendirme Dili’nin kısaltması. Bu dil, web sayfası belgelerinitanımlamada kullanılır. Belge metni, köprü metinleri ve gömülü görseller dahil, web sayfalarının temel öğelerini belirtir.
Arama sorgusu: Arama motorlarında arama yaparken kullanıcının girdiği bir veya birden fazla terim.
Snippet:Bir arama motorunun arama sonuçlarındaki sayfalarda ilgili web sayfasının başlığı altında görüntülenen metin. Web sayfasının özeti ve/veya arama kelimeleriyle eşleşen sayfa kısımları görüntülenir.
Alan adı:İnternet’te bir bilgisayarın veya ağın konumunu gösteren adres. Bu adlar, yinelenmeyi önlemek için kontrol altındadır.
Tarama:Web sitelerinin, dizine eklenmek üzere, arama motoru yazılımıyla (botlar) araştırılması.
Alt alan adı: Normal bir alan adından daha dar bir kategoriyi tanımlamak için kullanılan bir tür alan adı
Kök dizin:Bir site ağaç yapısının en üstündeki dizin. Bazen kök olarak adlandırılır.
AdWords:Google Adwords Google arama motoru, arama ortakları ve içerik ağında  reklam verebilmemizi sağlayan reklam sistemidir.
Description: Kelime anlamıyla “Açıklama metni” dir. Açıklama metni, title(başlık) nin altında olan 160 ~ 140 karakterlik açıklama yazısıdır. Description yazdığınız yazıyı ve içeriği özetleyen metin anlamında kullanılır.
SEO:İngilizce olarak Search Engin Optimization yani Arama Motoru Optimizasyonu kelimesinin baş harflerinden oluşur. Arama motorlarında sitelerin veya sayfaların üst sıralara çıkarılmasına yönelik yapılan çalışmaları kapsar. SEO’nun temel amacı açılımı itibariyle arama motoru optimizasyonu yani arama motorlarında üst sıralarda listelenmektedir. Bu amaç da, sitelerde yer alan bilgi, hizmet veya satışların daha fazla ilgili kitleye ulaştırılmasını sağlamaktır. Seo, sitelerin doğal yollarla ulaşamayacakları web popülerliğine, doğal görünen yöntemler kullanarak ulaşma sanatıdır. Bu web popülerliği beraberinde Google sıralama artışını da getirmektedir.
Meta Tag: Meta tag’lar HTML kodunuzun HEAD bölümüne yerleştirilmiş bilgi etiketleridir. Arama motorlarına site ve içeriği hakkında bilgi sunar.

16 Temmuz 2013 Salı

SUSKUNLUK SARMALI

ELİSABETH NOELLE-NEUMANN KİMDİR ?


Elisabeth Noelle-Neumann, 1916 yılında 'Berlin'de dünyaya geldi. Avukat babası, Hitler iktidara geldikten sonra Nasyonal Sosyalist Parti’nin üyesi olmuştur. Neumann, 1935 yılında, 19 yaşında Alman Nasyonal Sosyalist öğrenci derneğine üye oldu ve Nazi yanlısı gençlik dergilerinde yazmaya başladı.1937 yılında ABD’de kamuoyu konusunda doktora yapmaya giden Neumann, Missouri Üniversitesi’nde iki yıl dersler aldı. 1939 yılında Almanya’ya dönen Neumann, tezini burada tamamladı.Elisabeth Noelle-Neumann, 1939 yılında Deutsche Allgemeine Zeitung gazetesinde gazeteciliğe başladı. Neuman, 1940 yılında, Nazi Propaganda Bakanı Goebbels’in entellektüellere yönelik çıkardığı haftalık haber dergisi Das Reich’de yazmaya başlar. Neuman’ın buradaki yazılarında o günün Almanyasının dünyasını yansıtan yahudi düşmanlığı dikkat çekmektedir.Noelle-Neumann, 1942 yılında Das Reich’ten ayrılır ve Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine geçer. Bu yıllarda Almanya’nın yenilmeye başladığı yıllardır. Dolayısıyla, Neumann’ın yazılarında Yahudi düşmanlığı sayılabilecek ifadeler artık yer almamaktadır. Savaşın bitmesiyle birlikte, Neumann Amerikalılar için kamuoyu araştırmaları yapmayı önerir ancak reddedilir. Bunun üzerine kocasıyla birlikte 1947 yılında, bugünde Almanya’nın en bilinen ve en prestijli kamuoyu araştırma kuruluşunu, Allensbach Institüt für Demoskopie kurar.Neumann, 1961-1964 yılları arasında Berlin Üniversitesi Basın-Yayın Ve Gazetecilik Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1964 yılında da Mainz Üniversitesi Basın-Yayın ve Gazetecilik Bölümü’nde profesör olarak göreve başladı. 1978’den 1991’e kadar Münih Üniversitesi’nde misafir profesör olarak çalıştı. 1978-1980 yılları arasında World Association off Public Opinion Research (Dünya Kamuoyu Araştırmaları Birliği) başkanlığını yürüttü.

SUSKUNLUK (SESSİZLİK) SARMALI NEDİR?


Suskunluk Sarmalı Alman bilim kadını Elisabeth Noelle Neumann tarafından geliştirilen bir kuramdan kaynaklanmaktadır. Kuram, insanların kişisel düşüncelerini oluştururken başkalarının ne düşündüğüne dair temel sosyal psikolojik düşünceden kaynaklanır. Kişinin kendi kişisel düşüncelerini başkalarının ne düşündüğüne bağlamasıdır. Suskunluk Sarmalını örneklendirecek olursak  eğer; kitle iletişim araçları egemen düşünceyi aktarırken, aykırı düşünceye giderek daha az yer veriyor. Bu sarmal sonucunda egemen düşünceyi ifade eden insan sayısında artış oluyor, aykırı düşünceyi ifade eden insan sayısında azalma oluyor.Birçok insan önemli kamusal konularda yalnız kalmamak için çevrelerine bakıyor ve hangi düşüncenin güçlenip hangi düşüncenin düşüşe geçtiğiyle ilgili ipuçları arıyor. Eğer bir insan kendi kişisel düşüncelerinin düşüşte olduğunu düşünüyorsa bunu ifade etmeye daha az meyilli olabiliyor. Sonuçta egemen olan düşünce daha da güçleniyor, meşrulaşıyor olabilir. Kitle iletişim araçları ile birlikte kişiler arası iletişim ağı, çoğunluğun görüşünün yani düşünce ikliminin kişisel olarak algılanışını şekillendirmede iki önemli faktördür. Kitle iletişim araçları egemen düşünceyi pompalarken; aykırı düşüncedeki insan sayısında azalma, egemen düşünceye sahip insan sayısında artış olur, suskunluk sarmalı yaratılır.Her iki kavram, insanları çevreleri hakkında bilgi edinmek üzere kitle iletişim araçlarına ve kişilerarası enformasyon kaynaklarına başvurduklarını ileri sürer, ancak farklı kuramsal geleneklerden kaynaklanmaları nedeniyle enformasyon arama davranışının farklı etkileri üzerinde dururlar.
Bu model; genel fikirlere uyma ve azınlık fikirleri taşımada suskun kalmayı materyal ilişkiler düzeninin yapısal gerçeğine ve bu yapının günlük çalışması biçimine bağlarsa, anlamlı bir yaklaşım olabilir. Neumann teorisi bu bağlamda (medya konusunda) diğer teorilere göre daha güç olan bir teoridir. "Sessizliğin sarmalı", olarak ifade edilen teori; medyanın güçlü etkilerinin kamu düşüncesi üzerinde olduğunu tartışır. Sessiz kalan bireyler kaynak olduğu için, oyunun önemli bir parçası olan medyaya yönelir. Medya helezona neden olan  sessizliği üç yolla  sonuçlandırır:
Sessiz kalan gruptan birinin bile aykırı davranması, halkın söyleyebileceği düşünce hakkında izlenimlere şekil verir.
Düşünce hakkında izlenimleri olan grup baskındır.
Sessiz kalan grup düşüncede artış ya da azalış olduğu hakkında izlenimlere şekil verir.





'Halkın Görüşü'nün Oluşmasına Etki Eden Faktörler 

Toplumdan dışlanma tehdidi 

‘Suskunluk Sarmalı’ toplumdan dışlanma tehdidiyle başlar. Toplumsal yapıyı oluşturan sayısız sütunun sürekliliğini korumak için, o toplumun üyelerinin toplumsal değerler ve toplumsal hedefler üzerine müşterek bir zeminde anlaşabilmeyi teminat altına alması gerekir.Bu anlaşmayı sağladıktan sonra sosyal düzenin bozulmaya uğramadan yoluna devam edebilmesi için, toplum, anlaşmaya uyum göstermeyen, anlaşmayı rayından çıkarma yönünde görüşlere sahip olan ‘azınlığı’; ‘sizi dışlarız’ tehdidiyle caydırmaya çalışır.

Toplumdan dışlanma korkusu 

Dışlanma korkusu ‘Suskunluk Sarmalı’na ivme kazandıran bir merkezkaç kuvvetidir.İnsanlar toplumdan dışlanma korkusuna kapılmamak için, kendilerince önlemler alır. Bu ‘önlem alma’ varsayımı, ‘Konformizm/Çevreye Uyum Göstermek’ denilen ‘hayatı huzur içinde yaşamak için etliye sütlüye bulaşmamak, her zaman -Halkın Görüşü-ne yakın olmak ve hatta birebir aynısı olmaya çabalamak’ temeline dayanır.

Fikrini özgürce söyleme isteği 

Bireyler, fikirlerinin veya fikirlerine yakın olan görüşlerin toplum içinde yaygınlaşmaya başladığını hisseTtikleri anda, çekinmeden konuşmaya meyillidir. Tam tersine bakılırsa, fikirleri toplumca kabul edilmiyorsa veya yavaş yavaş ‘popülarite’si kaybolmaya başladıysa, artık susup kabuğuna çekilmeye yönelir.

Kişinin benliğinde doğuştan var olan ‘genel-geçer görüşe uyum gösterme’ duygusu

Bireyler, ‘Toplum Görüşü’nü ‘ölçmek’ için doğuştan gelen özelliklere sahiptir.Bireyin gözlemleyebildiği toplumun çapı çok geniş olamayacağından, ‘Kitle İletişim Araçları’ dediğimiz ‘Medya’, ‘Toplumdaki Baskın Görüş’ün ne/neler olduğu hakkında bireylere örnekler sunar. Medya, bu ‘Baskın Görüşün’ topluma nasıl sunulduğu konusunda çok önemli rol oynar. ‘Toplumun Görüşünün’ nerelere meyilli olduğu ile ilgili bireylerin (tek tek) algılarına doğrudan etki etme gücüne sahiptir. Bu ‘sunum’ aşamasında kullanılan kelimelerin, bilgilerin kaynağının, resim-fotoğrafların, kişilerin, videoların vd. ‘gerçek mi yoksa kurgusal mı olduğu’ şüphesi haberin dinlenme/izlenme anında bireylerin meraını pek uyandırmaz.

WESTLEY VE MACLEAN’İN KAVRAMSAL MODELİ

• Newcomb’un ABX modelinin geliştirilmişidir. Bu uyarlama yazarların kitle iletişimi ile kişilerarası
iletişim arasında temel farklılıkları algılamasına dayanır. Bu farklılıklar:
• - Kitle iletişiminde geribeslemenin çok az oluşu ya da ertelendiği gerçeği
• - Herhangi bir bireyin (B) (izleyici olarak) yöneleceği ve arasından seçmek zorunda olduğu daha fazla
sayıda A’ların (alternatif kitle iletişim araçları) ve X’lerin (Çevredeki objeler) olması.
• Model, enformasyon kaynağının, A’nın B ile iletişim kurmak üzere karmaşık X’ler arasından
seçim yapma eylemini gösterir. Buna ek olarak B, herhangi bir X’i doğrudan algılayabilir ve
geribesleme hattı ile (FBA) cevap verebilir. Böyle bir durum enformasyonun bir bireyden
diğerine verildiği veya birey tarafından uzman kaynaklara başvurulduğu kişilerarası iletişimde
bilinen bir durumu temsil eder.
• İkinci değişiklik ek bir öğeyi, kanalın rolü olan C’yi içerir. C, burada kitle iletişimcinin yerine geçmiştir. Bu ek rol, A ve B arasındaki çevre hakkında gönderilerin iletiminde «eşik bekçisi»
vazifesi görür.
• Bu düzenlemede A toplumda bir kaynak, B toplumun bir üyesi yerine geçer. Kanalın rolü B’nin gereksinimleri tarafsız bir şekilde yorumlayan daha sonra anlamı ortak bir simgeler sistemine
dönüştürüp (kodlama) kanal veya araç yoluyla B’ye gönderler iletmek olarak anlaşılır.
• Modelde Temel Bileşenler:
• X: Toplumsal bir çevrede, herhangi bir olay veya obje. Bu olay ve objeler hakkındaki iletişim, kitle iletişim araçlar (Örneğin fiyat değişiklikleri, siyasal krizler, seçim sonuçlar vs.) vasıtasıyla gerçekleşir.
• A: «Savunan» rolü olarak tanımlanır. X’ler hakkında kamuya söyleyecek bir şeyi olan birey ve kurumların durumuna karşılık gelir. Politikacılar veya reklamcılar ya da haber kaynakları olabilirler. «Savunan» terimindeki sayıltı, A’ların amaca sahip iletişimciler olmalarıdır.
• C: Kitle iletişim kurumu veya bu kurumdaki bireydir. İzleyicinin ilgi ve gereksinimlerine uygunluk kriterine göre izleyiciye ulaşan kanala giriş için A’ların arasından seçim yapar. B ile iletişim kurmak üzere doğrudan X’ler arasından da seçimde bulunabilirler. C’nin rolünün bir yönü de A’nın olduğu
gibi B’nin gereksinimlerinde de aracısı olmaktır. Temelde bu rol amaçsızdır. B’nin gereksinimlerini karşılamak olan genel amacının dışında iletişime yönelik bir amacı yoktur.
• B: İzleyici veya davranışçı rolü temsil eder. Çevreye yönelim veya enformasyon alma
ihtiacında olan birey veya grup, hatta toplumsal sistemin yerine geçebilir.
• X’: Kanala ulaşmak üzere iletişimci (C) tarafından yapılan seçimdir. X’’ izleyicilere
iletmek üzere kitle iletişim kurumunun değiştirdiği şekliyle gönderidir.
• fBA: Kamunun (B) bir üyesinden esas kaynağa (A) geribeslemesidir. Geribesleme
örneğin siyasal bir partiye oy veya bir ürünün satın alınması şeklinde olabilir.
• fBC: Doğrudan ilişki veya izleyici araştırmaları yoluyla bir izleyici üyesinden iletişim
örgüte iletilen geribeslemedir. Zamanla bu geribesleme (C) açısından gelecekte
yapılacak seçimleri ve iletileri yönlendirir.
• fCA: İletişimciden savunana geribeslemedir. (A)’nın iletişime dair çabasını
cesaretlendirir, değiştirir veya reddetmesine neden olur.
• X3C vs. kitle iletişim örgütü tarafından X’lerin arasında yapılan gözlemlerin yerine geçer.
Örneğin bir muhabirin görgü tanıklığı.
• Model kitle iletişim sürecinin bazı belirgin, farklı yönlerine dikkat çekmede önemlidir.
• 1. Seçimin yapıldığı birkaç evre: Uzman veya gerçek fikir öncüleri olabilen savunanların
çevrenin çeşitli yönleri arasından yaptığı seçim kitle iletişimcilerin savunanlar arasından
yaptığı seçim, kitle iletişimcilerin gerçek dünyanın olay veya objeleri arasından yaptığı seçim
izleyicilerin iletişimcilerce iletilen gönderiler arasından yaptığı seçim
• 2. C rollerinin çeşitliliğinden kaynaklanan sistemin kendi kendini düzenleyici niteliği. Bu
nitelik uygun mesajlar için beğenim gereksinimlerini karşılamayı garanti etmelidir. Çünkü ilgi
için C’ler arasında oluşan rekabet gerçekliğin doğru iletildiğini garantilemek zorundadır.
• 3. Kitle iletişiminde meydana gelen iki iletişim amaçlı ve amaçsız iletişim arasındaki farklılık. Amaçlı iletişim burada öncelikle savunana rolüyle temsil edilir. A’nın X ile ilgili olarak amaçsız iletişimde  bulunması halinde A yalnızca bir diğer X olur. Bu modelde C’nin eylemlerinin genelde amaçsız olduğu düşünülür. Daha önceki modeller yönsüz iletişim gibi sıklıkla karşılaşılan bir duruma yer vermemiştir.
• 4. Çoğunlukla izleyiciden (B) ya A’ya veya C’ye iletilen geribesleme önemi. Model kapsamında geribesleme (veya geribesleme tepkilerinin olmamasının) önemi. Model kapsamında geribesleme
katılımcılar arasındaki sistematik ilişkiyi sağlamaya yardımcı olur.
• 5. Model bir tarafta A veya X ile, diğer tarafta B arasındaki bağların yalnızca bir C’nin tekeline alınmadığı durumları göstermeyi amaçlar. B’nin A ile başka dolaysız bağları olabillir. ( Örneğin bir örgüte üyelik aracılığıyla) ve X ile dolaysız deneyimi olabilir. (Örneğin fiyat artışı-Hava durumunda değişiklik)
Modelin Uygulamaları
Amaç: özellikle kitle iletişimci veya iletişim örgütü hakkında araştırmaya yönelik soru sormaya yardımcı olmak.
Örn: C rollerini işgal edenlere uygun nitelikler nelerdir? C’ler birbirlerinden ne kadar bağımsızdır? X’lere veya A’lara ulaşmak için C ne gibi kriterler uygulamalıdır? B’nin gereksinimleri ne derece yerinde yorumlanmaktadır. İletişim zincirinde C pozisyonundan geçerken X’lerle ilgili gönderiler ne gibi değişikliğe uğramaktadır.
Örn: 1970 Blumler İngiltere politikacılar televizyon yayıncıları seçmenler arasındaki ilişkiler.
- Savunan (A) rolü televizyon kullanarak seçmenlere (B rolü) ulaşmak isteyen isteyen politikacınınkiyle (C) eşittir.
- Gerilim öğeleri mevcuttur: Aracın kullanımı sınırlanmalıdır ve yayıncıların kamuyu memnun etme, kamuya hizmet etme isteğiyle seçmenlere ulaşmanın bir kanalı olan televizyon üzerindeki farklı siyasal talepler arasında potansiyel bir çatışma vardır.
• Siyasal iletişim aracaı olarak televizyon ile, yine televizyonun aynı zamanda yalnız siyasal olmayan,
kamunun eleştiri kaynağı olan ve kamunun çıkarlarına yön veren bir kaynak olmasına yönelik halkın
beklentisinin artmasıyla gerginlik büyümüştür.
• Çatışma A ile C arasında odaklanmıştır.
• Bu çatışma, kamu yayın sistemlerinde yayıncıların bağımsızlık isteğiyle siyasal sistem yoluyla kamuya karşı duydukları geleneksel sorumluluk arasndaki çatışma ile daha da artmıştır (TRT’nin politize olması)
• Model temel olarak yönlendirilmeyen bir kitle iletişimi içindir ancak esnektir. Ayrıca iletişim plancıların da «savunan» kanal rolü ile «iletişimci» kanal rolü arasında seçim yapmalıdır. Hangisi seçilirse seçilsin, profesyonel iletişim aracı eşik bekçilerinin gereksinimlerine duyarlı olmalıdır.
• Planlı iletişim ajansının kamu (B) ile iletişim kurmaktansa daha çok patronu (A)’yı memnun etmek üzere gönderi oluşturma eğiliminde olması da başka bir tehlikedir (Karamehmet grubu vs.)
• Özgün modelde ilişkiler sistemi kendi kendisini düzenleyeceği varsayılıri ancak tüm katılımcıların ortak yarar sağlaması ve çıkar dengesi mümkün değildir çoğunlukla.
• A ve C arasındaki siyasi ilişki yoğun olabilir ve benzeri C ile B arasında da oluşabilir.
• A’nın C üzerindeki gücü mevcuttur ve C neredeyse her zaman bir ölçüde işlevini sürdürebilmesi için gereken enformasyonu sağlayan ve onsuz çalışamayacağı A’ya bağımlıdır.
• Zayıf noktalardan bir diğeri de savunanların, iletişimcilerin ve izleyenlerin sürece aynı bakıştan bakmaları varsayımıdır. Uygulamada bu gruplar farklı amaçlara sahip olabilirler. Savunanlar iletişime gerçekte gereksinim duymadan veya istemeden mesaj yolluyor olabilirler. İletişimciler kendilerine özgü örgütsel amaçlar izleyebilir, izleyiciler ise iletişimcilerin karşılamak zorunda oldukları belirli bir «gereksinimleri» olmaksızın genelde kendilerine ne gösterilirse onu izliyor olabilirler.
• Model, özellikle siyasal konularda ve devletin çıkarları söz konusu olduğunda iletişimcinin toplumdan bağımsız olduğunu gereğinden fazla vurgular. Öğeler arasında devlet/ticari yapı, yayın kurumu ve kamu arasında farklı ilişki biçimleri olabilir.



YAKINLAŞMA MODELİ

• Uyum/uyumsuzluk modeli özellikle anlaşmazlık veya çatışmaya dayanan potansiyel değişim durumlarını analiz etmeye uygundur ancak çoğu iletişim potansiyel anlaşma veya ortak fikirde birleşme ve uyum koşulları altında gerçekleşir ve katılımcılar arasında ortak noktaların artması iletişimin bir tanımı olarak düşünülebilir. Bir seçim kampanyasının temsil ettiği çatışma veya propaganda durumu tipik bir örnek değildir. Çoğu kez, gönderen ve alıcıların mesajlara olan ilgileri birçok kamu enformasyonu veya harekete geçirme kampanyalarında olduğu gibi potansiyel olarak birbiriyle uyumludur.
• Rogers (1986): «İletişim, katılımcıların ortak bir anlaşmaya varmak üzere enformasyon
yaratıp birbirleriyle paylaştıkları bir süreçtir»
• Katılımcı A ile katılımcı B arasındaki ilişkiyi iletişimsel etkileşim biçiminde sunar. Enformasyon alma ve vermeye dayanan daha gelişmiş bir karşılıklı anlaşmaya yönelen dairesel bir süreç vardır.
• Karşılıklı anlaşmaya varılmadan önce, birkça enformasyon alışverişi döngüsü meydana gelir, bu döngünün tamamlanmış olması gerekmez. Döngü şu şekilde gelişir:
• A, B ile enformasyonu (I1) paylaşmak istemektedir. B algılar, yorumlar ve cevap verir (I2); bu evreler anlamanın daha fazla artmadığı ana kadar tekrarlanır. Varılan anlatma derecesi şekilde A ve B’nin örtüştüğü gölgeli alanla belirtilmiştir. Yakınlaşma daima iki veya daha fazla kişi arasındadır.
• Rogers, modelin «insan etkileşiminde zaman içinde oluşan farklılıkları, benzerlikleri ve değişimleri incelemeye teşvik ettiğini» belirtir.
• İletişimin bu modelinin, tek yönlü düz çizgisel modele göre bazı avantajları olduğu öne sürülür: Bu avantajlar modelin sürekli geribesleme sağlayan kalıplaşmış enformasyon bilgi akışlarıyla birbirine bağlanmış bireylerden oluşan bilgi ağları içindeki ilişkiler ile karşılıklı anlama ve ortak görüşe varma konuları üzerinde duruşundan kaynaklanır.
• Model gönderen ve alıcılar arasında kültür ve güç gediklerinin ancak güven ve karşılıklı anlayışın yavaş yavaş arttırılarak kapatılabileceğini özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki bir çok duruma uygulanabilir.


UYUM VE UYUMSUZLUK KURAMI








• Denge ve birlikte yönelim kuramının bir uzantısı iki zıt eğilimin sürekli yaşandığı, biri anlaşmaya doğru (çatışan bakış açılarının yakınlaşması), diğeri kutuplaşmaya doğru gelişen kamuoyu değişimi hakkındaki çalışmada bulunabilir.
• «Özümseme ve karşıtlık»
• Kitle iletişim araçları ve kamuoyu hakkında yapılan araştırmalar bir ya da diğer eğilimin oluşabileceği bazı koşulları bilmemizi mümkün kılar, özellikle insanların kendilerini kitle iletişim araçları kaynaklarından (daha çok uyumsuzluk) uzak tuttukları veya kitle iletişim kaynaklarının görüşlerini özümsedikleri zamanlarda (uyum) olduğu gibi.
• Bu süreç, farklı kitle iletişim araçlarının farklı parti ve adayları destekledikleri seçim kampanyalarında meydana gelebilir.
• Gelen gönderiler uyumsuzluk olasılığını azaltma (kabul edilemez gönderilerle karşı karşıya kalmayı engelleyerek) ve çevre ile uyumu sağlamak amacıyla alıcılar tarafından taranır ve ayıklanır. (Durum A)
• Bu sürecin yeterli olmayışı veya değişen koşullar nedeniyle, yeni ya da karşıt fikirlerin alındığı potansiyel uyumsuzluk durumları ortaya çıkar. (Durum B)
• Uyumsuzluk toplumsal ve psikolojik süreçleri harekete geçirir. Bu da dengenin geri kazanılması
için iki ana olasılığı biçimlendirir (Kaynak ve alıcı arasında normal veya rahat uyum durumu). Bu  olasılıklar kaynağın algılanmasını değiştirmek (örneğin daha az cazip ve geçerli bulmak) (Durum C) veya çıkmaza giren fikir veya tutumu değiştirmektir (Durum D)
• ÖRN: Seçim döneminde bir seçmenin bir parti liderini etkileyen skandal hakkında bir gazete makalesi okuması durumunda ortaya çıkacaktır. Bu, desteklenmeyen bir partiye ilişkin ise uyum sağlanır ve hiçbir etki olmaz (belki görüşlerin sağlamlaştırılması dışında)
• Gönderi, seçmenin kendi partisi ile ilgiliyse bağlılık zedelenir. Önceki uyumu geri kazanmak için seçenekler gazete kaynağı hakkında kuşku duymak (böylece kötü haberi etkisini nötralize etmek) veya partiyi daha az destekler olmak (düşünsel ve muhtemelen davranışçı bir etki).
• Bu durumla ilgili etmenler şunlardır:
• 1. Başlangıçta tarama işlevini sağlayan seçici algılama ve alımlama
• 2. Var olan fikri desteklemek ve keskinleştirmek üzere değinilen grup normları. Normlar ne kadar destekleyici olursa o kadar çok seçme, kaynak hakkındaki fikirleri gözden geçirme ve gönderiyi ihmal etme şansı vardır. Grup normlarından daha az güçlüyse alıcı bir o kadar izole olur, düşüncesinin veya davranışının etkilenme şansı artar.
• 3. Ego katılımı: Bir düşüncenin kişisel katılımı ya da kişiliğin bir parçasını temsil etme derecesi kişisel katılım arttıkça değişim şansı azalır, (C)kaynağın ve herhangi rahatsız edici bir gönderinin kabul edilmeme şansı artar.

• 4. Fikir farklılığı derecesi: Araştırmalara göre bu faktör ile potansiyel tepkiler arasında karmaşık bir ilişki vardır. Gönderi ile var olan durum arasındaki küçük farklılıklar genelde herhangi bir değişime (C veya D) yola açmaz; kitle iletişim aracı farklılıkları çoğu kez fikrin değiştirilmesi yönünde birtakım düzenlemeleri gerektirir, büyük farklılıklar çoğu kez grup normlarının ve ego katılımının harekete geçirilmesini içerir, gönder ve kaynağın reddedilmesine, fikre olan sadakatin tekrar kazanılmasına yol açar. Etkilemesi amaçlanan gönderinin ters etki yapması (aslında kaynak ile alıcı arasındaki tutumu gediğini arttırararak) «bumerang» etkisi olarak adlandırılır.

14 Temmuz 2013 Pazar

BİRLİKTE YÖNELİMİN UÇURTMA MODELİ

Birlikte Yönelim Yaklaşımı: Anahtar özellikleri kişilerarası iletişim veya gruplar arası iletişim üzerinde odaklanma, yani iki yönlü ve etkileşimci olan iletişim üzerinde durma; herhangi bir çalışmada üç temel öğenin enformasyon kaynakları, iletişimciler ve alıcıların aynı anda yer almasına verilen önem, iletişim durumlarının dinamiğine duyulan ilgi.
• Gösterilen öğeler büyük oranda kendi kendilerini açıklamaktadırlar. «Seçkin» normalde tek taraflı siyasal ilgiyi ifade eder. Haklarında bazı enformasyon birimleri olan (bir dizi X olarak gösterilmişlerdir) «konular» güncel kamu tartışmasının herhangi bir yönüdür. «Kamu», etkilenen söz konusu topluluk ve aynı zamanda kitle iletişiminin izleyicileridir. Uygulamada «kitle iletişim araçları» güncel olaylarla uğraşan yazıişleri müdürleri, muhabirler, gazeteciler vs.’dir.
• Öğeleri birleştiren çizgiler farklı şeylerin yerine geçer: İlişkiler, tutumlar ve algılamalar; tek veya iki yönlü iletişim kanalları.
• Newcomb modeli ile benzerlik vardır, örneğin seçkinler A, Kamu B, konular X olarak nitelendirilebilir. Ancak temel farklılık A ve B’nin uçurtma modelinde farklı motive edilen rol sistemleri olması ve «kitle iletişim» araçları öğesinin ilişkiye az çok bağımsız bir diğer parti olarak eklenmiş olmasıdır.
• Model kamuoyu ve iletişim üzerine yapılan araştırmaların bildik bulgusunu açıklar: Bir olay veya konu hakkında enformasyon (kişisel deneyim veya seçkin kaynaklar veya kitle iletişim araçları ya da çoğu kez hepinin birleşimine dayanarak) kamuyu meydana getiren kişilerden aranır veya onlar tarafından sağlanır.
• Konunun algılanmasında seçkinler ve kamu arasındaki farklılıklar, kitle iletişim araçlarından ve diğer
kaynaklardan enformasyon bulma çabalarına yol açan bir zorlama nedeni olabilir. Aynı zamanda bu gibi farklılıklar seçikinlerin olaylara doğrudan müdahalesi veya kitle iletişim araçları kanallarını denetim altına almaya çalışarak algıyı yönlendirme çabalarına da yol açabilir.
• Tichenor’un çalışmaları (1973), bir konunun tartışma yaratacak biçimde tanımlandığında bu konu hakkında kitle iletişim araçlarından daha çok bilgi edinildiği yönündeki inancı onaylar.
• Bu çalışma bilgi gediklerinin (knowledge gaps) var olması ve gelişmesi ile ilgili olarak yürütülmüştür. Bu yaklaşım özellikle belirli toplumsal gruplar veya kategoriler arasındaki fikir ve enformasyon düzeylerindeki yakınlaşma ve uzaklaşma araştırmalarına uygundur.
• Birlikte yönelim yaklaşımı halkla ilişkiler çalışmalarına da uygulanabilir. Bu durumda kamuoyu kavramlarından halkla ilişkiler ajansı şekildeki kitle iletişiminin yerini, müşteri ise seçkin’in yerini alır. PR ajansı kamu ile müşteriyi, örneğin bir endüstriyel yatırımın yerleşim yeri gibi tartışmalı bir konuda
birbirine yaklaştırmayı amaçlar. Ajansın amacı, müşterinin konu hakkında görüşünün sunulmasında duyarlıığı arttırmak, olası bir anlaşmayı sağlamak üzere anlayışı geliştirmektir.

NEWCOMB’UN ABX MODELİ


• Newcomb modeli (1953), psikolog Heider’ın (1946) önceki çalışmalarının uzantısıdır.
• Heider iki kişi arasında üçüncü bir kişi veya objeye karşı var olabilecek tutarlılık veya tutarsızlık derecesi ile ilgilenmiştir.
• Kurama göre iki kişinin birbirlerine veya dış bir objeye karşı beğenme veya beğenmeme tutumu durumunda bazı ilişki kalıpları dengelenecek (iki kişinin birbirlerini beğenmesi ve ayrıca her ikisinin de objeyi beğenmesi durumunda olduğu gibi) bazıları ise dengelenmeyecektir (iki kişinin birbirlerini beğenmesi, ancak biri objeyi beğenirken diğerinin beğenmemesi, vs).
• Bunun da ötesinde, dengedurumunda her bir katılımcı değişime karşı koyacak, dengesizlik durumunda ise «bilişsel» dengeyi tekrardan kazanmak için girişimlerde bulunacaktır.
- «Simetriye zorlama»
- «İletişim iki veya daha fazla bireyin birbirlerine ve dış çevredeki objelere karşı eşanlı yönelimler
oluşturması gibi temel bir işlevi yerine getirir»
- İletişim---Zorlamaya karşı öğrenilmiş bir cevap haline gelmektedir.
- Dengesizlik ve belirsizlik durumlarında isnsanlar daha çok iletişim faaliyeti (enformasyon verme,
arama ve değişimi) bulur.
• A ve B’nin, X’e karşı yönelimindeki farklılıklar iletişimi teşvik eder. Bu iletişim sonuçta ilişkiler sisteminin «normal durumu» olduğu varsayılan dengeyi kazanma eğilimini
gösterir.
• İletişim hangi koşullarda harekete geçer?
• a) Kişiler arasında kuvvetli bir çekicilik olduğunda
• b) Objenin katılımcılardan en az biri için önemli olduğu durumlarda
• c) Obje X’in her iki taraf için ortak bir uygunluğunun olduğu durumlarda
• Newcomb bu kuramı birer yabancı olarak başlayıp aynı öğrenci birimlerinde birlikte zaman geçiren öğrenciler arasındaki anlaşmanın gelişme göstermesis üzerine yaptığı araştırma ile sınadı ve değerlendirdi.
• Bilişsel Uyumsuzluk: Kararların, seçeneklerin ve yeni enformasyonun birey için tutarsızlık
duygusu yaratma potansiyeli mevcuttur. Böyle bir uyumsuzluk psikolojik olarak bireye
rahatsızlık verir ve söz konusu bireyi yaptığı seçimi destekleyecek enformasyonu aramak
üzere harekete geçireceğini öne sürer. Uygulamada kurama bir örnek, yeni araba
sahiplerinin diğer araba reklamlarını okumak yerine kısa bir süre önce aldıkları arabanın
reklamlarını okuduklarını gösteren kanıtla sağlanabilir.
• İnsanlar var olan durumlarıyla uygunluk gösteren enformasyon kaynaklarına açıktırlar. Kendi
davranışlarını destekleyen ve onaylayan enformasyon ararlar.
• Seçici algılama kuramlarına ve kitle iletişimi dahil iletişimin olası sonuçlarının var olan düşünce,
tutum ve davranış eğilimlerinin kuvvetlendireceği düşüncesine ağırlık kazandırır.
• Yine de anlaşmaya varma eğiliminin iletişim tek nedeni ve sonucu olduğunu kabul etme
konusunda dikkatli olunmalıdır. Bilişsel farklılıklarda yer alan «belirsizlik» ve «uyumsuzluğu»
çözmede birden çok yol vardır. Yeni ilişkiler kurmak veya görüş farklılığına daha fazla onay
vermek buna bir örnek teşkil edebilir.
• Bireylere veya küçük gruplara ait iç süreçlere ilişkin genellemeleri doğrudan büyük ölçekli
durumlara, özellikle toplum düzeyinde olanlara uygulayamayacağımızı hatırlatma önemlidir.
Toplumların tek bir kişilik veya küçük gruplarda olduğu gibi aynı anlaşmaya ulaşmaya
gereksinimi yoktur; toplumların kalkınma amacıyla çatışma ve çeşitliliğe «gereksinimleri»
olduğu söylenebilir.